Muhteşem bir şarkı
Muhteşem bir klasik
Such a amazing song
Hotel California from John on Vimeo.
26 Aralık 2009 Cumartesi
23 Aralık 2009 Çarşamba
Sarhoşdur aşık...
Sarhoş bir acıdır aşk
Nereye gideceği belli olmaz
Nerden geldiği de...
Anlamı olmaz
Mantığı olmaz
Yalpalar sokaklarda köpek gibi
Yinede bulamaz yemeğini
Bulanık görür gözleri
Anlamsızdır sözleri
Konuşamaz
Susamaz
Ayılamaz sevdasından
Yüzüne sular çarpsanda
Uyanamaz...
İçer aşkı unutmak için
Cahildir ama...
Bilemez içtiği aşk nerededir?
Damarları dolaşıp,kalbindedir.
Dedim ya cahildir
Unuttum diye atmıştır yine kalbine
Benliğine
Artık heryerdedir aşk
Gözlerinde
Bileklerinde
Dudaklarında
Kıramazdı en serti alkolün
Bu dermansız mikrobu
Nereye gideceği belli olmaz
Nerden geldiği de...
Anlamı olmaz
Mantığı olmaz
Yalpalar sokaklarda köpek gibi
Yinede bulamaz yemeğini
Bulanık görür gözleri
Anlamsızdır sözleri
Konuşamaz
Susamaz
Ayılamaz sevdasından
Yüzüne sular çarpsanda
Uyanamaz...
İçer aşkı unutmak için
Cahildir ama...
Bilemez içtiği aşk nerededir?
Damarları dolaşıp,kalbindedir.
Dedim ya cahildir
Unuttum diye atmıştır yine kalbine
Benliğine
Artık heryerdedir aşk
Gözlerinde
Bileklerinde
Dudaklarında
Kıramazdı en serti alkolün
Bu dermansız mikrobu
12 Aralık 2009 Cumartesi
Bu Böyle Devam Etmez...[5]
Bilgisayar başındasın.Sevdiğin kız da internette ama sana yazmıyor.Sende gurur yapıyorsun.'İlk o yazacak'diye.
Kişisel iletin durmadan değişiyor.Amaç biraz da olsa dikkatini çekmek.
Birden o kızın yazdığını görüyorsun.
Ekranda 'Selam' yazmakta.
Sen güya çok gururlusun ya,2 dakika geç yazıyorsun.
'Selam'...
Kız;
'Naber ya Nasıl gidiyor?'
Sen 2 dakika daha boş gözlerle ekrana bakıp yazıyorsun...
'İyi gibi ya.Hadi iyi diyelim iyi olsun...Sen nasılsın?'
Kız;
'Bende iyiyim ya.'
Çok mutlusun kız sana yazıyor.Sen ona.Her an aranızda birşey olabilir.
Kız;
'Canım bişey sorcam sana...'
Sana 'Canımmmmm' dedi.Kalbin deli gibi atıyor ama heyecanını belli etmeden yazıyorsun.
'Tamam söyleyebilirsin :)'
Kız;
'Kontör atabilirmisin ya?'
İşte mutluluk,heyecan,mutsuzluk,sinir,kin ve acı duygularının birbirine girdiği an budur.
Bu durumda içinden camdan atlamak gelebilir atlayabilirsin.
Ben atlayamıyorum zemin katta oturuyoruz çünkü.
En sevmediğim yerler asansörlerdir.
Yabancılar küçücük kutu gibi bir yerde yalnız inip çıkarlar.Karşındakini tanımıyorsun.Gözlerini bakmamak için hep yukarı bakıyorsun.Bide asansörden indiğinde 'İyi günler','iyi akşamlar'demen gerek(nezaketen).Hadi tam diceksin,ya adam seni takmazsa.O utançla yaşıyabilicekmisin?
Asansör fantezisine de karşıyım abicim.
Yıllardır süre gelen en büyük savaş;
National Geographic vs. Discovery Channel
Kişisel iletin durmadan değişiyor.Amaç biraz da olsa dikkatini çekmek.
Birden o kızın yazdığını görüyorsun.
Ekranda 'Selam' yazmakta.
Sen güya çok gururlusun ya,2 dakika geç yazıyorsun.
'Selam'...
Kız;
'Naber ya Nasıl gidiyor?'
Sen 2 dakika daha boş gözlerle ekrana bakıp yazıyorsun...
'İyi gibi ya.Hadi iyi diyelim iyi olsun...Sen nasılsın?'
Kız;
'Bende iyiyim ya.'
Çok mutlusun kız sana yazıyor.Sen ona.Her an aranızda birşey olabilir.
Kız;
'Canım bişey sorcam sana...'
Sana 'Canımmmmm' dedi.Kalbin deli gibi atıyor ama heyecanını belli etmeden yazıyorsun.
'Tamam söyleyebilirsin :)'
Kız;
'Kontör atabilirmisin ya?'
İşte mutluluk,heyecan,mutsuzluk,sinir,kin ve acı duygularının birbirine girdiği an budur.
Bu durumda içinden camdan atlamak gelebilir atlayabilirsin.
Ben atlayamıyorum zemin katta oturuyoruz çünkü.
En sevmediğim yerler asansörlerdir.
Yabancılar küçücük kutu gibi bir yerde yalnız inip çıkarlar.Karşındakini tanımıyorsun.Gözlerini bakmamak için hep yukarı bakıyorsun.Bide asansörden indiğinde 'İyi günler','iyi akşamlar'demen gerek(nezaketen).Hadi tam diceksin,ya adam seni takmazsa.O utançla yaşıyabilicekmisin?
Asansör fantezisine de karşıyım abicim.
Yıllardır süre gelen en büyük savaş;
National Geographic vs. Discovery Channel
11 Aralık 2009 Cuma
Abstract...
Neden bu saçma şeyler bu kadar güzel olmak zorunda...
Soyutluk her zaman iyidir.Anlaşılır olur zaten
Urban Abstract from Musuta on Vimeo.
Soyutluk her zaman iyidir.Anlaşılır olur zaten
Jacob Sıvazz Sıvazz...
Jacob'un küçüklüğünden bir görüntü elde eden Herze-gü Haber ajansı basına bu video'yu sızdırdı...
10 Aralık 2009 Perşembe
Gelecek İçin Endişelenmek
Serseri?
Nerden örnek alıyorlar bilmem...
Ergen çiçeği sonuçta dua edelim yolu şaşırmasın
9 Aralık 2009 Çarşamba
7 Aralık 2009 Pazartesi
28 Kasım 2009 Cumartesi
26 Kasım 2009 Perşembe
Fake blood
Fake blood=blood splashing-hot pink.d.=ZOMBIES by safirdacompeter
Çok eğlenceli şarkı bittim...hadi hisset ritmi uhmm tısss
Çok eğlenceli şarkı bittim...hadi hisset ritmi uhmm tısss
22 Kasım 2009 Pazar
20 Kasım 2009 Cuma
Sevecekler Seni
Seviyorlar seni
Benim sevmem önemli değil ki
Elliyorlar bedenini
Benim bunca sevmeme yazık değil mi?
Dudaklarının kıvrımlarında dolaşıyor
Başkalarının soğuk dudakları
Vücudunun sıcaklığını alıyor
İnsanların merhametsiz duyguları
Sıcaklığın olmadan ısınamıyorum
Acaba kimi ısıtıyor şimdi nefesin.
Sesini duymadan kaybediyorum notaları
Anlamsız geliyor,hissedemiyorum en sevdiğim şarkıları
İstesemde kaybedemiyorum seni
Hissetsemde seni
Artık hissedemiyorum ellerimi...
herze-gü
11 Kasım 2009 Çarşamba
Şehvet içkileri
Tekrar aklımı kurcalayan şeyler
Nedense başıma üşüştüler...
Umutsuz bir aşka tutsaklık mı?
Anlık zevklere teslim olmak mı?
Sevdiğini öpmek mi ?
Sevmediğinle sevişmek mi?
Dün gece,aklımı kurcalayan şeyler
Pusu kurdular rüyalarımda...
Umutları öldürdüler.
Aşkı gömdüler.
Sen tutmasanda ellerimi
İnatla tutmak mı ellerini?
Yada korkakca sarılmak mı?
Başka gönüllere...
Aklımı kurcalayan düşünceler,tekrar ziyaret ettiler.
Islanmak mı yağmurda,tercih ettiğim?
Üşemekten korkup kaçmak mı,seçtiğim?
Yalanlamak sevgileri aşkları...
Belkide saklamak akan gözyaşları
Belkide duymak istemek aşk sözcüklerini
Sarhoş olup tatmak şehvet içkilerini
Sevdim...
Sevdim...
Sevdim...
Vazgeçmek mi kollarından, istediğim...
Yada atmak mı kendimi şehvetli kollara asıl seçtiğim.
Aklımı kurcalayan şeyler tekrar üşüştüler...
Nedense başıma üşüştüler...
Umutsuz bir aşka tutsaklık mı?
Anlık zevklere teslim olmak mı?
Sevdiğini öpmek mi ?
Sevmediğinle sevişmek mi?
Dün gece,aklımı kurcalayan şeyler
Pusu kurdular rüyalarımda...
Umutları öldürdüler.
Aşkı gömdüler.
Sen tutmasanda ellerimi
İnatla tutmak mı ellerini?
Yada korkakca sarılmak mı?
Başka gönüllere...
Aklımı kurcalayan düşünceler,tekrar ziyaret ettiler.
Islanmak mı yağmurda,tercih ettiğim?
Üşemekten korkup kaçmak mı,seçtiğim?
Yalanlamak sevgileri aşkları...
Belkide saklamak akan gözyaşları
Belkide duymak istemek aşk sözcüklerini
Sarhoş olup tatmak şehvet içkilerini
Sevdim...
Sevdim...
Sevdim...
Vazgeçmek mi kollarından, istediğim...
Yada atmak mı kendimi şehvetli kollara asıl seçtiğim.
Aklımı kurcalayan şeyler tekrar üşüştüler...
7 Kasım 2009 Cumartesi
Abazalık Diz Boyu Abicim...
Bu caponları acilen ıslah etmek lazım adamlar şişme bebeklerle piknik yapıyo bi hüzen var aslında içimde üzüldüm adamlara :(
5 Kasım 2009 Perşembe
Avenged Sevenfold - Dear God
Avenged Sevenfold, "Dear God" from TWENTYFOURCORE Productions on Vimeo.
Şarkı ve sözler sanki dans ediyor süper bir şarkı oluş...
Dear God the only thing I ask of you is
To hold her when I'm not around,
When I'm much too far away
We all need the person who can be true to you
I left her when I found her
And now I wish I'd stayed
'Cause I'm lonely and I'm tired
I'm missing you again oh no
Once again
4 Kasım 2009 Çarşamba
Stajyerlik Zor Zanaat
PiXar'ın animasyon dünyasının en iyilerinden olduğunu bütün dünya kabul etti.
7den 77ye herkes animasyon izler oldu hemde sıkılmadan ...
Yeni animasyonuna ilk gün gidicem :)
Traileri izleyin anlayın beni
Lifted...
7den 77ye herkes animasyon izler oldu hemde sıkılmadan ...
Yeni animasyonuna ilk gün gidicem :)
Traileri izleyin anlayın beni
Lifted Pixar from Gortas on Vimeo.
Lifted...
3 Kasım 2009 Salı
Sapık bir memleket...Pompei
İtalyada anlatılmayacak kadar güzel anlar yaşadım.Ama en çok ilgimi çeken kısmı Popmpei adı verilen şehiriydi.Belki sizde bilirsiniz yıllar önce bu naciz şehirin üstüne kızgın Etna dağı bütün küllerini ve lavlarını püskürtmüş şehiri içindekilerle beraber taş haline dönüştürmüş.Çömelik pozisyonda,uzanırken taşlaşmış ölü insanlar etrafta görmek normal.Ama koskoca şehirde bulunan sadece 3-5 kişi.Bütün diğer şehir halkı ise hala Pompeinin altında duruyor.Soracak olabilirsiniz neden açılmıyor şehrin geri kalanı diye?Eğer açılırsa oksijenden dolayı bütün şehir zarar görebilirmiş.Ama başka bir rivayete göre dünya bunları görmeye hazır değil.Papalardan bir tanesi bu konu hakkında 'Pompeideki yozlaşmış insanlardan örnek alın onlar gibi olmayın'demiştir.Pompei halkının en büyük ticaret kaynağı ve icat ettikleri bir meslek olan 'Fahişelik'miş.Aynı zamanda adamlar Fahişelik kavramının en gelişmişleri.Neden?
Fahişelik derken sadece akla gelen kadınlar olabilir ama HAYIR!.Pazarladıkları Kadın,Erkek,Çocuk ve Hayvandı.Genelevler bunun için 4 kısma bölünmüştü.Bu zihniyet onlar için inanış biçimi olmuştu hatta inandıkları tanrı bile fahişelerin tanrısıydı.Şehirlerde genelevler her tarafdaydı.Öyleki gelen turistler kolayca genelevleri bulabilsin diye herkesin anlayacağı dilden yol levhaları koyulmuştu.
Herhalde hepimiz bunların ne olduğunu anlamışızdır :)
Acıkca belli sanki ...
Genelevlerin içinde insanlar sıkılmasın farklı pozisyonlar öğrensin diye duvara yapılan çizimler bulunuyordu.
Yozlaşmanın düzeyi öyle bir hal almıştıki insanlar sadece fuhuşla kalmıyor,artık fahişe tanrılarına genç kızları adak olarak sunuyorlardı.Sunuluş biçimi ise çok vahşice ve caniceydi.Kız bir sunağa yatırılıyor,bıçakla karnı yarılıp canlı haldeyken kalbini söküp adak bölümüne koyuyorlardı.
Heralde hala sapkın insanlar var ki kadın bulamadıkları için meyve sunmakla yetinmişler. :)
Beyinleri kafataslarından kaynayarak çıkan insanlar o anda ki vaziyetleriyle karşımızda...Heralde dünyanın daha hazır olmadığı şey de budur...Genelevlerdeki ölüm anındaki vaziyeti görmek isteyen varmıdır?Hiç olmazsa insan zevkten ölmüştür dimi? :)
Fahişelik derken sadece akla gelen kadınlar olabilir ama HAYIR!.Pazarladıkları Kadın,Erkek,Çocuk ve Hayvandı.Genelevler bunun için 4 kısma bölünmüştü.Bu zihniyet onlar için inanış biçimi olmuştu hatta inandıkları tanrı bile fahişelerin tanrısıydı.Şehirlerde genelevler her tarafdaydı.Öyleki gelen turistler kolayca genelevleri bulabilsin diye herkesin anlayacağı dilden yol levhaları koyulmuştu.
Herhalde hepimiz bunların ne olduğunu anlamışızdır :)
Acıkca belli sanki ...
Genelevlerin içinde insanlar sıkılmasın farklı pozisyonlar öğrensin diye duvara yapılan çizimler bulunuyordu.
Yozlaşmanın düzeyi öyle bir hal almıştıki insanlar sadece fuhuşla kalmıyor,artık fahişe tanrılarına genç kızları adak olarak sunuyorlardı.Sunuluş biçimi ise çok vahşice ve caniceydi.Kız bir sunağa yatırılıyor,bıçakla karnı yarılıp canlı haldeyken kalbini söküp adak bölümüne koyuyorlardı.
Heralde hala sapkın insanlar var ki kadın bulamadıkları için meyve sunmakla yetinmişler. :)
Beyinleri kafataslarından kaynayarak çıkan insanlar o anda ki vaziyetleriyle karşımızda...Heralde dünyanın daha hazır olmadığı şey de budur...Genelevlerdeki ölüm anındaki vaziyeti görmek isteyen varmıdır?Hiç olmazsa insan zevkten ölmüştür dimi? :)
2 Kasım 2009 Pazartesi
22 Ekim 2009 Perşembe
14 Ekim 2009 Çarşamba
9 Ekim 2009 Cuma
7 Ekim 2009 Çarşamba
5 Ekim 2009 Pazartesi
4 Ekim 2009 Pazar
28 Eylül 2009 Pazartesi
Türkiye?
Türkiye sizce bizim mi?
Türkiye Havacılık Sektörü
16 Şubat 1925 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle Türkiye Teyyare Cemiyeti kuruldu.Bu cemiyet Türkiyenin havacılık adına aldığı ilk yoldu.
1928'de kurulan Teyyare Makina mektebi Türkiyenin havacılıkta gelişmesini sağlayan adımlardan sadece birisiydi.Daha sonra açılan imalathanelerde 1939 yılına kadar 150 adet planör yapıldı.Yapılanlar sadece bunlarla sınırlı kalmadı.145 adet Alman tipi Gotha uçak ve 112 adet İngiliz tipi miles-magister üretildi.1939 yılında üretim hakkı TÜRK HAVA KUVVETLERİ'ne verildi.Ardından 1945 yılında gelen Amerikan yardımı ile uçak üretimi tamamiyle durduruldu.Peki neden durduruldu?Orasını zaten bilen kimse yok.Ama olanları düşünmeniz yeter.
Daha sonra Türk Havacılığı başlamadan bitti denen zamanlarda.Nuri Demirağ adında bir işadamı aynı zamanlarda Türkiye Cumhuriyetinin ilk zenginlerinden olan bir kişi Yeşilköy havalimanını kurdu.Bu havalimanı şimdi Türkiyenin en büyük havalimanı olan İstanbul Atatürk havalimanı.Bu adamın geçmişi de havacılığa adanmıştı kurulan paraşütcülük okulları ve uçuş okulu ilklerden olmuştur.
Türkiyenin İlk uçağı olan NU.D 36 üretilmeye başlandı.24 tane üretlen uçak gelecek vaad eden türdendi.Daha sonra Almanlarla ortaklaşa NU.D 38 tasarlandı ve gerçekten başarılı olundu.Ne yazık ki bu uçaklar uçak yapım şartnamesine uyulmadığı gerekçesiyle Türk Mahkemesinde yargılanarak yapımı kaldırıldı ve yapılan uçaklar reddedildi.Biz kendi yaptığımız uçağımıza sahip çıkmazken İran,Irak ve İspanya gibi ülkeler NU.D 36ları kendi ülkelerine sipariş etmişti.Kullanmaya fırsat bile kalmayıp uçmasına izin verilmeyen uçaklar ise eritilip dikenli tel oldu.
Gelelim Nuri Demirağ'a Türkiyede her şekilde iflas etti.Ve bir şekilde daha Türkiye'de Havacılık fiili olarak son buldu.Son yıllarda hangimiz havacılıkla ilgili birşey duyduk.
Tarih 1961.
Türkiye Cumhuriyetinin kendi üretimi ile yapılan ilk arabası Devrim 4.5 ay gibi kısa bir sürede tamamlanıyor.Eskişehir'de üretilen araba,Lokomotife koyularak denenmek ve makam aracı olmak üzere dönemin Cumhurreisi olan Cemal Gürsel'e veriliyor.Araba hareket ettikten 200 metre sonra duruyor.Arabadan inen Cemal Gürsel bu olaya mizahi bir dille ''Garp kafasıyla araba yaptık, şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk''diyerek yaklaşıyor.Arabanın 200 metre gittikten sonra durmasının nedeni ise içine çok az benzin konulmasıdır.Buna mükabil arabaya az benzin doldurulmasının nedeni ise O dönemde hala Türkiye'de trenler kömürle çalıştığından lokomotiften sıçrayacak kıvılcamlar benzinin alev almasına neden olacağından benzin az konulmuştur.Ankarada yakıt ikmali yapılması beklenen arabalar Cemal Gürsel'in Köşkde beklediği haberi alnınca yakıt ikmali yapılmadan getirilmiştir.
Peki Devrim otomobilini şimdi nerede görebiliriz?.Sadece belirli müzelerde...Hala çalışmakta olan Devrim arabasının 200 metrede benzini durdu diye üretimden alınmış olamaz ya.
İntiharlar
Milenyumun altıncı yılında Türkiye'nin geleceğine büyük etkisi olabilecek 3 kişi farklı zamanlarda intihar etti.İntihar eden kişilerin ortak özellikleri göz ardı edilemeyecek kadar fazlaydı.Aynı iş yerinde çalışıyordu ASELSAN.Aynı yıl ölmüşlerdi.3 ölümün nedenide İNTİHAR.Belki Türkiye için bir intihardı ama 3 kişi için intihar değildi.Çalşıktıkları şey aynıydı 'Aviyonik sistem'.
Aviyonik sistem kısa olarak 'Görev Bilgisayarı ve Çok İşlevli Gösterge Sistemlerinin sisteme entegrasyonu ile pilotların görev yükünün azalmasının yanı sıra hava araçlarında kullanılmak üzere tasarlanan elektronik cihazların ve silah sistemlerinin tek bir merkezden kontrolü sağlanmaktadır.'Bunun nedemek olduğunu düşünün.Türkiyenin uçak aldığı ülke amerika en çok aldığı uçak F-16.Aviyonik sistemde anlam olarak Amerikan uçaklarını türkleştirmekdi.Bu sayede Amerika uçaklarına bağımlılık azalacaktı.Ama bu konuda çalışan 3 kişi İNTİHAR etti.
Dipnot:İntihar:Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisi ile KENDİ hayatına son vermesi
BOR
Bor mineralleri, sanayide sayısız denecek kadar çok çeşitli işlerde kullanılmaktadır. Bor minerallerinden elde edilen boraks ve asit borik; özellikle nükleer alanda, jet ve roket yakıtı, sabun, deterjan, lehim, fotoğrafçılık, tekstil boyaları, cam elyafı ve kâğıt sanayinde kullanılmaktadır. çok mükemmel bir kristaldir.
Türkiyede çok bulunan bor madenleri geçtiğimiz yıllarda iktidar tarafınca Amerika'ya kiralandı.Peki ama neden?
Türkiyenin bu madene ihtiyacı yokmuydu?
herzegü
Türkiye Havacılık Sektörü
16 Şubat 1925 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle Türkiye Teyyare Cemiyeti kuruldu.Bu cemiyet Türkiyenin havacılık adına aldığı ilk yoldu.
1928'de kurulan Teyyare Makina mektebi Türkiyenin havacılıkta gelişmesini sağlayan adımlardan sadece birisiydi.Daha sonra açılan imalathanelerde 1939 yılına kadar 150 adet planör yapıldı.Yapılanlar sadece bunlarla sınırlı kalmadı.145 adet Alman tipi Gotha uçak ve 112 adet İngiliz tipi miles-magister üretildi.1939 yılında üretim hakkı TÜRK HAVA KUVVETLERİ'ne verildi.Ardından 1945 yılında gelen Amerikan yardımı ile uçak üretimi tamamiyle durduruldu.Peki neden durduruldu?Orasını zaten bilen kimse yok.Ama olanları düşünmeniz yeter.
Daha sonra Türk Havacılığı başlamadan bitti denen zamanlarda.Nuri Demirağ adında bir işadamı aynı zamanlarda Türkiye Cumhuriyetinin ilk zenginlerinden olan bir kişi Yeşilköy havalimanını kurdu.Bu havalimanı şimdi Türkiyenin en büyük havalimanı olan İstanbul Atatürk havalimanı.Bu adamın geçmişi de havacılığa adanmıştı kurulan paraşütcülük okulları ve uçuş okulu ilklerden olmuştur.
Türkiyenin İlk uçağı olan NU.D 36 üretilmeye başlandı.24 tane üretlen uçak gelecek vaad eden türdendi.Daha sonra Almanlarla ortaklaşa NU.D 38 tasarlandı ve gerçekten başarılı olundu.Ne yazık ki bu uçaklar uçak yapım şartnamesine uyulmadığı gerekçesiyle Türk Mahkemesinde yargılanarak yapımı kaldırıldı ve yapılan uçaklar reddedildi.Biz kendi yaptığımız uçağımıza sahip çıkmazken İran,Irak ve İspanya gibi ülkeler NU.D 36ları kendi ülkelerine sipariş etmişti.Kullanmaya fırsat bile kalmayıp uçmasına izin verilmeyen uçaklar ise eritilip dikenli tel oldu.
Gelelim Nuri Demirağ'a Türkiyede her şekilde iflas etti.Ve bir şekilde daha Türkiye'de Havacılık fiili olarak son buldu.Son yıllarda hangimiz havacılıkla ilgili birşey duyduk.
Tarih 1961.
Türkiye Cumhuriyetinin kendi üretimi ile yapılan ilk arabası Devrim 4.5 ay gibi kısa bir sürede tamamlanıyor.Eskişehir'de üretilen araba,Lokomotife koyularak denenmek ve makam aracı olmak üzere dönemin Cumhurreisi olan Cemal Gürsel'e veriliyor.Araba hareket ettikten 200 metre sonra duruyor.Arabadan inen Cemal Gürsel bu olaya mizahi bir dille ''Garp kafasıyla araba yaptık, şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk''diyerek yaklaşıyor.Arabanın 200 metre gittikten sonra durmasının nedeni ise içine çok az benzin konulmasıdır.Buna mükabil arabaya az benzin doldurulmasının nedeni ise O dönemde hala Türkiye'de trenler kömürle çalıştığından lokomotiften sıçrayacak kıvılcamlar benzinin alev almasına neden olacağından benzin az konulmuştur.Ankarada yakıt ikmali yapılması beklenen arabalar Cemal Gürsel'in Köşkde beklediği haberi alnınca yakıt ikmali yapılmadan getirilmiştir.
Peki Devrim otomobilini şimdi nerede görebiliriz?.Sadece belirli müzelerde...Hala çalışmakta olan Devrim arabasının 200 metrede benzini durdu diye üretimden alınmış olamaz ya.
İntiharlar
Milenyumun altıncı yılında Türkiye'nin geleceğine büyük etkisi olabilecek 3 kişi farklı zamanlarda intihar etti.İntihar eden kişilerin ortak özellikleri göz ardı edilemeyecek kadar fazlaydı.Aynı iş yerinde çalışıyordu ASELSAN.Aynı yıl ölmüşlerdi.3 ölümün nedenide İNTİHAR.Belki Türkiye için bir intihardı ama 3 kişi için intihar değildi.Çalşıktıkları şey aynıydı 'Aviyonik sistem'.
Aviyonik sistem kısa olarak 'Görev Bilgisayarı ve Çok İşlevli Gösterge Sistemlerinin sisteme entegrasyonu ile pilotların görev yükünün azalmasının yanı sıra hava araçlarında kullanılmak üzere tasarlanan elektronik cihazların ve silah sistemlerinin tek bir merkezden kontrolü sağlanmaktadır.'Bunun nedemek olduğunu düşünün.Türkiyenin uçak aldığı ülke amerika en çok aldığı uçak F-16.Aviyonik sistemde anlam olarak Amerikan uçaklarını türkleştirmekdi.Bu sayede Amerika uçaklarına bağımlılık azalacaktı.Ama bu konuda çalışan 3 kişi İNTİHAR etti.
Dipnot:İntihar:Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisi ile KENDİ hayatına son vermesi
BOR
Bor mineralleri, sanayide sayısız denecek kadar çok çeşitli işlerde kullanılmaktadır. Bor minerallerinden elde edilen boraks ve asit borik; özellikle nükleer alanda, jet ve roket yakıtı, sabun, deterjan, lehim, fotoğrafçılık, tekstil boyaları, cam elyafı ve kâğıt sanayinde kullanılmaktadır. çok mükemmel bir kristaldir.
Türkiyede çok bulunan bor madenleri geçtiğimiz yıllarda iktidar tarafınca Amerika'ya kiralandı.Peki ama neden?
Türkiyenin bu madene ihtiyacı yokmuydu?
herzegü
27 Eylül 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
